20071123

Napcaz simdi ve benzer bi'haller oldu bana


Ne zaman ve nasil bu hale geldim bilmiyorum. Cok degil, herhalde, bir kac senedir. Okumaktan cok izleyerek surdurmeyi tercih ettigim, icinde varolmak icin cabaladigim bir dunya insan ve sahnenin yan tesiri sonucu, herhalde.

Bir bakiyorum saatimin pili bitmis mesela. Tarifledigim kendim o saati alip bir daha bulunmayacak koselere bilincsizce atarken, "davranan" kendim hemen ertesi gun hic unutmadan ve usenmeden aliyor o saati gidiyor pilini degistirtiyor.

Kendi kendimi sasirtmaya devam ediyorum: Bombos bir dukkan. Kuruyemis aliyorum. Karsiliginda para uzatiyorum satici cocuga. Cocugun yuzu eksiyor: "bozuk yok muydu, o zaman disarida bozup da gelin bi'zahmet" diyor... Bir anda safagim atiyor, kipkirmizi oluyorum ve tum ciddiyetimle dersi baslatiyorum: "Beyefendi, burada musteri olan benim, kuruyemis alirken bozuk para ile odeme yapilacagina dair bir uyari ya da kural da yok. Beni bir daha gormeyecek olmaniz bana kaba davranabilmeniz anlamina gelmez" diyorum. O da kizariyor ve parayi bir cirpida bozdurup ustunu bana uzatiyor bir sey demeden. Verdigim dersten emin, sicak kuruyemise dadaniyorum, icim rahat. Tarifledigim kendimi dukkanin kapisindan cikarken goruyorum, zor bela bozdurmus parayi, saticiya uzatiyor "buyrun" diyerek, biraz ofkeli biraz ezik.

Elimde yeni Express dergisi, Taksim'deki en favori yalnizlik kosem, Zencefil restorana daliyorum, acliktan gozlerim firlamis yuvalarindan. Burasinin kucuk karisik salatasini hic bir yemege degisemedigimi dusunuyorum bir yandan, neden yillardir alternatif yerleri deneyemedigimi dusunerek. Ah kotu sans, aksamin dokuzunda Zencefil'de yer yok. Cok kibar bir gorevli, buyurun diyerek beklemek icin tabureyi gosteriyor ama icime bir deney kurdu dusurmusum, cikiyorum biraz ileride yillardir gordugum Parsifal'e adimimi atiyorum. Tahmin ettigim gibi bos. Menuyu acele inceliyorum, gozumu ve zil calan midemi doyuracak, yalnizligima uygun bir secenek hemen yukseliveriyor digerlerinin arasindan: Tulum peynirli, cevizli, kepekli makarna. Tamam diyorum, kepekli; yani sucluluktan uzak. Cevizli ve tulum peynirli diyorum, aradigim lezzeti tarif ediyor. Bombos dukkanda garsonu ariyor sabirsiz gozlerim, siparisi vermek icin, sonunda buluyorum ve siparisimi soyluyorum sessizce, "tulumlu cevizli makarna lutfen, yazdigi gibi kepekli makarna, degil mi?". Garson basiyla onayliyor "evet tabii" derken. Kendi kendimi sorguluyorum, niye onay almak istedin ki diye.. Beklerken Express'i aciyorum, Bir cift goz, ensemden, bana ya da dergiye dogru surekli uzaniyor. Garsonun gozleri, biliyorum. Bakmamaya ve dikkatimi dagitmamaya calisiyorum. Karnim da ac. Nerede bu yemek... Geriliyorum. Ve sonunda, yemegim geliyor: Tulum peynir yerine nitelikli bir beyaz bakkal peyniri. Cevizler kavurulmus cok sukur. O da ne! Kepekli makarnamin yerinde bembeyaz, ustelik kremaya bulanmis duduk makarnalar dans ediyor. La havle diyorum. Caresizce garsonu ariyor gozlerim. Oylesine acim ki... Of diyorum of. Simdi Zencefil'de olmak vardi... Yemegimi sessizce ve caresizce yerken, tarifledigim kendimi aliyorum karsimdan kendi yerime oturtuyorum. "Sessizce ye, hizlica, ne farkeder?". Ne farkeder?. Oyle kucuk seyler oyle buyuk farklar yaratmaya basladi ki. Kendi kendime sasiyorum. Oylesine mutsuzum ki. Garson gecerken yanimdan -nihayet- "Ama" diyorum "ama bu makarna kepekli degil!". Cevap hemen geliyor: "Hiii napcaz simdi??" Icimden bagiriyorum aniden: "Elinin korunu yapicazz!!". Disimdan tum ciddiyetiyle bir ses yukseliyor: "Ne demek napicaz, neyse artik sizi deminden beri arayip bulamadigimdan yemeye basladim ama lutfen bunu isletmeye ya da mutfaga bildirir misiniz?".. Garsonun cevabi oncekinden de komik: "ya o degil de... ben aslinda bu dergiyi merak etmistim (eline aliyor teklifsizce).. sol dergi degil mi bu?". Ben: "efendim?!" Garson "sol sol? dergi diyorum". Ben birseyler mirildaniyorum artik, gitsin, sadece gitsin diye... Eski bene teslim olmus haldeyim, agzimi zevksizce makarnayla dolduruyorum. "Yok" diyorum kendi kendime. "Sen degistin. Sen artik, Zencefil'e aitsin. Hayatini, cok sevdigin, varliklarina guvenip esir ettigin detaylara teslim edeli, uuuf, cook seneler olmus. Donemezsin."

2 comments:

Anonymous said...

Çok güldüm mom to be :))
Normal sendromlar... Ama sessiz kalan Hera yerine böyle güzel yazılara "davranan" Hera her zaman tercihimiz...
İlk fırsatta zencefil buluna, karışık salata test edile :))

hera said...

sevgili witness,
zencefil aliskanlik yapar ona gore