20071026

Bir Film: Across the Universe

Emek sinemasinin yuksek avizeli tavanina en yakin yerinden kendi gencligimi seyretme imkani saglayan tum seyircilere pek cok tesekkur once. Ne yazik ki tesrifatcinin ne ise yaradigini bile bilmediklerini gormek ise hem eglendirdi hem de cok yasli hissettirdi bana kendimi. Guzel konversli kizlarla bakimsiz bakimli yakisikli konversli erkekler gordum dun gece; bir sinema dolusu. Ve overdose bir Beatles enjeksiyonu icin cok hazir hissettim kendimi, burnuma yaklasan karnima ragmen.

Let's say Hair and Moulin Rouge had a baby...
demis bir seyirci, IMDB'nin "Across the Universe" sayfasinda. 10. dakikada ayni seyleri dusundum, bir de Wall'u ekleyerek bu listeye.

Julie Taymor, ki filmin yonetmeni oluyormus kendileri, Beatles sevigisini kanitlamis kanimca. Her parcayi dogru bir kliple sunma hedefi tam tutturulmus bir hedef. Yuzlerce Levi's reklami seyretmek gibi bir sey, hepsi birbirinden seyirlik. Savas, Vietnam, revolution gunleri gibi bir devrin tum hayatina mal olmus herseyi, 133 dakikada ezik bir cilege nasil indirgeyebildigimizi sorgulayabilecegimiz gunleri geride biraktigimiza artik cok inandigimdan, kendimi tutup filmi alkislayan estetist tarafimla bakacagim simdi dun geceye.

Oncelikle "seyredilmeli" olarak taglenecek filmlerden birini hayata gecirebildigi icin herkesin eline saglik elbette. Piyasada bunca cesit fikir, senaryo, goruntu teknigi cirit atarken hem de, harmanlayip olcuyu hemen hic kacirmayan bir film olmus ki, seyretmeye doyum olmuyor. Uzerine 40 sarkilik bir hikaye daha devam etse yine gozlerim yasli seyrederim. Post modernitenin gucu bu iste, ne zaman ve nerede olursa olsun, bildigimiz tum kahramanlarimiz tarihten bu güne bizi yalniz ziyaret etmekle kalmiyor, yasadigimiz bu gunu bizzat olusturuyor, olusturmaya eslik ediyor, oncu duygulari yaratiyor. Ne yalnizlik ne keder gerisinde, yasayip yasatabilirsiniz.

Beri yandan, her dusundugumde yuregimi cizlatan birseyler var filmle ilgili; fazla pop olmasi diyecegim, Beatles ruhuna ters dusecek. Lakin, o guzelim sarkilari ben boyle cercevelerden bile kiskanirim dersem yarabbim darilma bana. Bir de ve en onemlisi, icimden bir ses yukseldi delice, "birakiniz benim Beatles'imi bana" diyen. Ne de olsa ilk gencligimden beri kendi ozgurlugumu temsil etmis idi bu sarkilar benim icin, simdi kolaycacik goruntuye dokuverebilenlerin ellerine birakmak istemedim hayallerimle dolu yirtik bavulumu. Ornegin I want you.. Maxwell'in Sam Amca tarafindan askere alinis hikayesinin anlatildigi muhtesem bir klip. Hele ki "she is so heavy" derken Ozgurluk Anitini tasimaya calisan caylak askerler... Tek sorun, yillarca "she is so heavy" kismini kendi hayatimla birebir ilintilendirmis olmam. En sevdigim sahneler arasinda Joe Cocker var, Let it Be, Falling var. Filmin bitis hikayesini cok sevmesem de, "she loves you yeah yeah" kismina yapilan vurguyu sevdim. Film boyunca "Sexy Sadie" yi bekledim durdum, nafile. Hele ki "Something" de "something in the way she moves" misrai sahnesi cok doyurucu, unutulmaz bir klip. Filmin sitesinde verilen klipler arasinda Bono'ya yer verilirken Joe Cocker'a yer verilmemesi ise anlamsiz geldi. Yorumculardan bahsederken Jim Sturgess'i gecmek de haksizlik olacak herhalde, Moulin Rouge'un Ewan Mcgregor'unu inanilmaz hatirlatiyor sesi, ama daha derin ve genis, duru bir vokal.

Evet, saniyorum bir baskasinin -benden cok da farkli olmayan bir baskasinin- kendi Beatles'ini seyrettim dun gece. Ne diyelim; nerede ve nasil olursa olsun, Beatles hep bizimle olsun.

Fiona Apple yorumu ile Across the Universe icin

No comments: