20070105

1.soru ve Beautiful Mind


Ofisin cok sesli yalnizliginda otururken birden bir goruntu dustu zihin duvarima. Beautiful Mind filmini hatırlayaniniz var mı? Russel Crowe’un John Nash adli Nobel odullu sizofren bir matematikciyi canlandirdigi biyografik film hani. John Nash, adini tasiyan Nash Dengesi cozumuyle 1994’te Nobel odulu almis. Suphesiz buyuk bir beyine sahip olan bu insan, uzun senelerini sizofreniye feda ettikten sonra bir gun, ansizin, uykudan uyanir gibi hayata uyanmis. Tabii burada bahsedilen hayata uyanmak davranissal bozukluklarin giderilmesi cercevesinde tanimlanan bir normalize edilme hali oluyor. Yani Prof Nash, “herkes” gibi, benim coklukla 24 saat esasina gore yasamak olarak tanimladigim sekliyle, fani hayatina donmus. Filmin sonunda, seyircileri goz yaslari icinde birakan Nobel odul konusmasi canlandiriliyordu –ki senarist, gercek yasam oykusunden cok uzak bir oyku anlatildigi icin cok elestirilmisti. Gercekte Nobel komitesi Nash’ten, Nobel geleneginde yer alan 1 ders sunma rituelini yerine getirmesini ozellikle istememisti, zihinsel hastaligi nedeniyle-. Beni su an siddetle dusunmeye iten konuya gelmeliyim artik. Filmin son sahnelerinde kendisine sizofreniyle nasil basettigini sorduklarinda bir tur zihinsel diyette yasamak olarak aciklamisti Prof Nash “iyilesme” durumunu… Oracikta oldugunu bilmek ama dokunmamayi, gormemeyi, deneylememeyi secmek…
.
Gercekte iyilesiyor muyuz hakikaten, yoksa sadece uyum mu gosteriyoruz, arzularimizi, isteklerimizi kirarak, korelterek, torpuleyerek. Zihnimizin derinlerinde bizi nasil da besleyen binbir dehliz beklerken, savas vermemek adina vazgectigimiz aslinda tam da kendimiz degil mi. Ya secmeyi istediklerimizin bizden talep edecegi tutsaklik? Olculebilir mi dersiniz?

.
Zihnimize o cok ac oldugu malzemeleri versek, bir daha geri uyanabilir miyiz hayata?
.
.

1 comment:

idi said...

Teori gridir. Oysa hayat agaci her zaman yesil(dir)..