20051220

biliyor muydunuz...

Paris'e senede 45 milyon turist, Istanbul'a senede 2,7 milyon turist geliyor.

6 comments:

Margot said...

Paris çok güzel bir şehir, gitmedim ama eminim. İstanbul da güzeldir ama gelmeden güzel olup olmadığından asla emin olunamaz. Bu durum da İstanbul'un dezavantajı olarak görünse bile bence değildir.

hera said...
This comment has been removed by a blog administrator.
hera said...

margocum sekerim,

asagida dogan kuban hocanin makalesini iste tam da bu sebeple koymus idim (yapi dergisi okuyucu kitlesinin disinda da okunabilmesini umarak): imdi, bu Istanbul-muze kent fikrini ortaya koyan abilerin tek dusundugu konu "45 buyuktur 2,7... parise niye gidiyo bu turisler, haa, e biz de sehri tarihi yapariz gelirler.." dogan hoca da demis ki, "oyle tarihi oldu deyince hicbisey tarihi olmaz, dogrusunu yapana can kurban, ama 45 buyuk 2,7 diye degil de kultur buyuk en buyuk diyerek hesaplayin kitaplayin, bunu yaparsaniz o pek istediginiz turist akini otomatik gerceklesir, sehrim istanbulum daha da guzellesir serpilir, hem para kazanirsiniz hem söhret..."

istanbulun tek dezavantaji 50 senedir boyle yonetiliyor olmasi ve boyle bir imar kanununun mevcut olmasidir kanimca...

Margot said...

Haklısın,
Benim demek istediğim de, İstanbul acaba Paris meşhurluğunda(!) bir şehir olsaydı,bu kadar sever miydim yine onu? Ben sanki onu biraz da bu herkesten koruma,herkese ve herşeye rağmen koruma güdülerimle seviyorum. En meşhur şehirlerden biri olsa sanki reklam panosunda gezer gibi olacağım, sanki oldurulmuş olacak her şey, sihirsiz,hijenik,gıcır,gıcır kuşe kağıda baskı gibi olacak. Ama ben sanki İstanbul'u karışık, kaotik, öyle herkesin gözbebeği değil ama bilenin baş tacı olunca seviyorum.
Kıskanç mıyım, bu şehir konusunda evet. Ve kesinlikle eski kafalı ve önyargılıyım.

bilginc said...

paris metrosuna girdigimde kendimi garip bir sekilde ikinci dunya savasina ait bir filmin karesindeymisim gibi hissetmistim.
ciddi bir korumacilik var kentin kimligi ve kisiligi konusunda.yeni binalar ve gokdelenler de yapiyorlar ama sapla saman karismiyor birbirine.tarihi dokuyu ciddi sekilde korumayi basariyorlar.
ote yanda tandogan meydaninda ankara'nin simgelerinden biri sayilan heykelcigi gozlerini kirpmadan kirptilar yerine garabet bir caydanlik oturttular.bir gorseniz nasil komik.
uc sene once gelen uc sene sonra taniyamiyor bu sehri o derece yani, kimlik, kisilik hak getire.

hera said...

bilginc,
istanbulu kalpte ankarayı beyinde hissedersin derler, buna rağmen ankaranın son 15 yılı ciddi bir kalp ağrısıdır benim için. iş nedeniyle kayseri eskişehir gibi yerler hakkında da görgüm oabiliyor, ankaranın fersah fersah ilerisindeler şehircilik konusunda. şehircilik deyince tabii heykeliyle parkıyla ve uydu kentleri ve ulaşım sistemiyle beraber anlamak lazım.
bu konuyu uzunca tutmak isterdim, ama kısaca i.melih gökçek büyüktür kadir topbaş diyorum.
sevgiler,