20060412

maval

kimse maval okumasin bana. kimse ozgurlugunden, calisma sartlarindan, erkek arkadasinin ihmalinden, aksam ne yiyeceginden, lodosun etkisinden ve icme suyunun kalitesinden bahsetmesin.


Fotograf: 1963 Malcolm W. Browne

"ABD Budist rahip Thich Quang Duc, Güney Vietnam Hükümeti'nin din adamlarına eziyet etmesini kendini yakarak protesto ediyor. Rahip yanarak ölürken hiç ses çıkarmadı ve kıpırdamadı"

Birseylerin degisebilecegine inanmak istiyorum

5 comments:

Su said...

degisse, degisse keske.. degisir mi ki?
degisir...?

aqua / ~~denizbahcesi~~ said...

fotograf moralımı bozdu :(

hera said...

sucum; merhaba
aqua; demire su katilmasi gibi, biraz da guc katar belki, moralimizi bozmanin yanisira

Tomek said...

Bu fotoğrafı ilk olarak, Rage Against The Machine'in, grupla aynı ismi taşıyan 1992 tarihli albümlerinin kapağında görmüştüm. Rahibin, tepkisi uğruna canını ortaya koyuşu kadar, bu kararını büyük bir soğukkanlılıkla hayata geçirmesi ve bu esnada en ufak bir pişmanlık ya da acı emaresi göstermemesi, insanın kanını donduruyor. Bu olay süresince çekilmiş başka fotoğraflardan hatırladığım kadarıyla, sadece bir karede -sanırım rahibin ilk alev aldığı anlarda çekilmiş- yüz kaslarında belli belirsiz bir gerilme gözüküyor, onun dışında yüzünde hiçbir ifade seçemiyorsunuz.

Yaşamla bu şekilde, insan beyninin algı limitlerini zorlayacak bir tarzda bağını koparan bir başka grup aklıma geldi bu fotoğrafı şimdi burada görünce: Birkaç sene önce ölüm orucuna yatan ve gencecik yaşamlarına tereddütsüzce, bizzat kendi vücutlarına günbegün işkence ederek kıyan, aylarca süren bu eylem sonucunda 150'ye yakın bir can kaybına varmalarına ve yürüttükleri -dışarıdan izleyenleri insani duyarlılık namına isyan ettirecek- bu eylem şekline karşın, toplum nezdinde en ufak bir empati ya da acıma sinyali bile alamamanın çaresizliğiyle, o ürpertici eylemlerine son veren siyasi hükümlüler.

Fotoğrafın moral bozuculuğundan sözetmiş bazı arkadaşlar, aslında biraz moralimiz bozulsa artık diyorum, hiç fena olmaz sanki, zamanı gelmedi mi sizce de? Zaten içinde yaşadığımız dünyaya rağmen moralimizi hiç bozmadan yaşayabiliyorsak, işte o zaman ters giden bir şeyler var demektir.

Basak said...

"Kendi yıkımını hazırlayan insan kendini yabancılaşmış, sapına kadar yalnız hisseder. Toplumun dışındadır. kendi kendine şöyle der: 'Deliriyorum galiba' Anlamadığı şudur: toplum da tıpkı kendisi gibi büyük zarar ve felaketlerden karlı çıkar. Bu savaşlar, kıtlıklar, su baskınları ve depremler çok belirli gereksinimleri karşılarlar. İnsanlar kaos ister. Doğrusu buna geresinimleri de vardır. Durgunluklar, çatışmalar, halk hareketleri, cinayet, hepsi korkunç. Ölüm ve yıkımın yarattığı bu karşı konulmaz orji durumunun içine çekilmişiz neredeyse. Hepsi içimizde. İçinde olmaktan zevk alıyoruz. Tabii ki medya tüm bunlara üzgün bir yüz takınır, bunu, onları büyük insan trajedileri kılıfına sokarak yapar. Ama hepimiz medyanın işlevini biliyoruz, dünyadaki kötülükleri yoketmeye çalışmaz, onun görevi bu kötülükleri kabul etmemizi ve onlarla birlikte yaşamamızı sağlamaktır. İktidarın bizden istediği edilgin gözlemciler olmamızdır. Kibritin var mı? Ve onlar bize başka bir seçenek vermezler arada sırada bütünüyle simgesel değerde bir katılım eylemi olan oy vermenin dışında tabii. Sağcı bir kukla mı|yoksa solcu bir kukla mı olmak istersin? Galiba şimdi sosyopolitik ve bilimsel modellere ilişkin yetersizliklerimi ve hoşnutsuzluklarımı yansıtmanın tam sırası. Bırak duyulsun sessizliğim."
Waking Life; dakika 18:26'da başlayan konuşma. Fotoğraftaki rahibin eyleminin aynısını yapmadan hemen önce yapılan konuşma.
İzlemediysen tavsiye ederim Hera...