20051005

diyaloglar

Sahne: Passion Cafe Yeniköy, alacakaranlıkla beraber akşam gelmekte, masada kırmızı mumlar, etrafta çiçekler romantik ışıklar, garsonlar satranç piyonu kadar birbirine benzer şefkatli gülümser.
Masada bir kadın ve bir erkek oturmaktadır. kadının uzun kuaför saatleri neticesinde ışıldayan parmakları, kalıp kahküllü saçları, sister gözmakyajı ve fazla görülen kiloları saklamaya yarayan siyah renk ağırlığı bize gecenin özel bir amaç taşıdığını anlatmaktadır. Erkek peçeteyi sımsıkı kavramış ara sıra terini kurulamaktadır.
.
-Kemal sen çok sigara içiyors.. (telefon sesi: belki birazcık bozuldun cıncıncıstaktak...).. canısı, evet tanıdım, hah söyle serdar abine açık tutsun dükkanı, gelip bakicaklar, tamam tatlım.. müdür mü? a benzettim ben onu ayol bi güzel... mehmet beye söyliycem dedim, eli ayağı titredi garibin, sonra dedim işte giderim ben durmam falan.. bağır bağır sesim kısıldı.. tamam burakcım, görüşürüz sonra bayy..... hah! nediyodum Kemal?.. şimdi böyle ilk buluşmada söylenecek şeyler değil belki, ama benim işim çok önemli bak!.. öyle çalışma onunla görüşme saat hesabı falan tercih etmiyorum yani.
-ıkh ben, yok canım.. işt..
-hayır yani ilk günden bilelim ki sonra şey olm.. (telefon sesi: belki birazcık bozuldun cıncıncıstaktak...) ööfff biraz huzur verin be! - Efendim? serdarcım balıkları balıkçıdan teslim al mehmet abine de ki semra abla ordır etmiş...... öptüm canım bayy... İşte Kemal, aaa sen ne çabuk yedin öyle? ay benim yemeğim soğuyor yaa!
-yaa iştte ben.. semra, b...
-yok hayatım, yani mühüm olan tabii elektrik olması, a sen ner'de yandın böyle?
-feth...
-a bayılırım ben fethiyeye, ner'de kaldın?
- şey..
-kiminle gittin k.. (telefon sesi: belki birazcık bozuldun cıncıncıstaktak...)
.
.
***
Öfff bana öfler bana sayın seyirciler.. Almışım buzlu zeytinli martinimi, son açıkhava keyiflerinde ve birazcık da özel bir yemeğin arefesi halindeyim. Gel gör ki ne nefes kaldı, ne istek! Ben en iyisi içeri kaçayım, kışın habercisi şöminenin karşısında şöyle minik bir masa bulayım.


3 comments:

Doruk said...

Benim bile buradan içim sıkıldı, senin nasıl sıkılmasın.

Basak said...

"undo" yap hera undo!!!
Başa dön, şimdi başka yere git. Orada keyfine bak.
Olmuyor değil mi? Ben de deniyorum ama...
İnsan işte: Bencil, sevimsiz, saygısız, rahatsızlık veren, talancı, yıkıcı...

hera said...

başak ben arada bir hakikaten şaşırıyorum: yemek yaparken mesela, otomatik olarak parmaklarım klavyeye göre kıvrılacak kadar undo yapıyor buluyorum kendimi. ya da birşeyi söylediğim zaman çıkan kelimeleri undo etmek mesela.super olurdu