20051031

Alisamamak...

Tum iyiniyetimle deniyorum yillardir; bu ulkede yetisen, yerlesen, 1 bolu 70 milyon olma sorumluluguyla ve kalbim ve gozlerimle, ruhumu bu kara topraklarda arayan bir vatandas olarak... Ama alisamiyorum.
.
.
"Kizlar ve erkekler ayirilmali" diye buyurmus sayin basbakan. Malatya cocuk yuvasi haberleri basladiginda, zaten bildigimizi dusundugumuz gerceklerle karsilastik, over-dose olmus haliyle... Zulmedenlerin kimler olabilecegini dusundum kendi kendime, tanidigimiz insanlar olabilir miydi, bakanin soyledigi gibi "insan olan yerde zulum vardir" a inanip yola cikarsak kime guvenir kiminle selamlasiriz acaba? Sonra basbakana kulak verdim ve bir anda anladim: Bu tur bir zulmu uygulayanlar buna hakki olabilecegini dusunenler olabilirdi ancak. Basbakana gore, ornegin yetismis kizlarin hocasi iseniz eger buna hakkiniz/bahaneniz olabilir pekala... Bakiciysaniz ve baktiginiz kucucuk vucutlarin hamili karti olmadigini biliyorsaniz siz de insanliktan cikma hakkina sahip olabilirsiniz. Bu yoldan cikmanin olusmamasi icin tek cozum ise kadin ve erkegin izolasyonudur. Cunku kadin gorurseniz saldirirsiniz, ama gormezseniz sorun olmaz.
.
Simdi konusmanin tam zamani. Yillarca cocuk yuvalarindan cikanlarin munferit seslerine kulak tikadi bu millet, kendi oz cocuklarini, sokak cocuklarini, tinerci cocuklari, dilencileri, kucucuk yasta 4 bogaz aile icin eve ekmek getirenini, arabamizi tamir eden o minicik elleri. Magazin yakinmalar olarak seyredip kendi uykularimiza daldik Ugur Dundar'in bol reklamli programlarini. 23 nisan'da kotu kalite cukulata sekerlerle caldik kendi gelecegimizi. Simdi hazir biraz ses yukselmisken, siyasi otorite neredeyse her kesim tarafindan elestirilebiliyorken, bu cocuklar oradan oraya getirilirken medya saldirisina ugruyor iken; Biz de konusalim, susmayalim ki ses yukselsin, acinin uzerini siyiralim ki harekete gecebilelim. Kucuk yasta cocuk calistiran muesseselere kendimiz hesap soralim, arabamizin camina abanan bebeklere para verip sistemi calisir hale getirmekten kacinalim, ellerimizle gozlerimizle sahipsiz cocuk barinaklarina ulasalim, paylasalim. Yapabilecegimiz ne varsa ardimiza koymayalim.

2 comments:

Oya Kayacan said...

On yıl kadar önce yine bir Uğur Dündar programında, yine bir tuğla fabrikasında minicik bedenlerin çok zor şartlar altında çalıştırıldığını izlemiştik. Yine bir galeyana gelmiştik hani... Fabrika sahibi Bay Hamoğlu kısa bir sorguyla işi geçiştirdi ve de hemen akabinde Kız Kulesi kendisine verilerek ödüllendirildi.

Komşu yaşadığım bu kuleye her bakışımda o minik çocukların acılarını görürüm, yüreğimi onların çektikleri kahır sıkıştırır.

Çok söylenen bir gerçek, belli ki Türk toplumunun en büyük özrü. Bellek yok. Başımızı bekleyenler de hep baştan kokmuş olunca, ortaya böylesi doğal olmayan afetler çıkıyor işte.

Ne yapmalıyıza gelince: biz bir şey yapamayız. Hani ansızın gökten üç elma falan düşüp dileklerimizi kabul edecek falan olursa mesele yok. Yoksa yok kardeşim, biz hiç bir şey yapamayız.

hera said...

deme oyacım, denizdeki tas meselesine getirme beni.kendimizi cekersek yeni mucahitler yaratilmasina olanak taniriz gibi dusunuyorum. biryerlerde bir sigorta olmali ve kisa devre yapabilmeli (kenan evren uzerine alinmasin da)