20050722

Bir film daha-



Istanbul Hatirasi
dogu- bati aidiyet beyoglu kadikoy odakule siyasiband tasi yasiyan bilir ceza sezen komur gozleri utangac alayci gulumseme yuksekten atmalar oynasam mi oynamasam milar aynur, 38 yillik orhan baba kesanda kahve birbirini salyasumuk open yurdum erkegi no hiphop yes muslum gunbatimindan gunbatimina baba zula ve baba beni taksime gotur suya atlayan cocuklar yikilan yeni yapilar ciplak ayaklar ucmus kaan 86 lik muzeyyen hep muzeyyen nem sicaklik ter bira sigara ve gunesin batisi
bitmiyor.. filmi seyrederken bir anda bitmisti oysa, bu da yok, o ner'de derken... Ama simdi bitmiyor. Beyoglunu boyle dar acilarla, bu kadar disaridan seyredebilmek icin FatihAkin'in koklerinin bilincini hissedecek yasa gelmesini, ve tabii bir de Buyuk Londra Otelini kesfetmesini beklemisiz diye dusundum -itiraf: birazcik da kiskandim. Film mukemmel miydi? Yooo! Oncelikle alinan kesit herkese gore farklilik gosterir diye dusunuyorum (Sezen Aksu'lu ortak kumede sanirim..) Belgeselden daha cok kisisel bir yaklasim, Hacke'nin (gonul adami) olusturdugu bir degerlendirme platformu gibiydi. Deneme boyuydu diyelim. Ama hissettik mi, evet, iliklerimize kadar. Rebetikocularin dedigi gibi: "Anladik ki buraliyiz, bir yandan vargucumuzle batili olmaya calisiyoruz... bir rahatlama oldu once, sonra sahiplenmeye basladik kendimizi" FatihAkin bildigimiz tum filmsi kliseleri buralilara uygulamis, yakin cekimler, birbirini izleyen pencereler, "son", hepsi bildigimiz bir sinema dili ama hersey toplaninca ozu gorebilen bir sinemaciyla karsi karsiya kalmisiz, cirilciplakiz. Iyi de resim vermisiz bana kalirsa...
FatihAkin'in her urununde sanki sadece bana ozel birseyler yakalanmis gibi hissettim.
Bir de hep agladim.
Sezen sarki soylerken de agladim.
Sonra cikip turist terliklerimi yere surte surte bir Beyoglu turu yaptim, ilk kezmis gibi. Yesilcam sokakta bira yuvarladim. Ozgurlestim, bos bos sirittim, sigaramla sigara yaktim, benimle bira iciyor olmasi gereken o 2 mesgul insani aradim, sarhos araba kullandim, saclarimi ruzgarda savurdum.
Sonra buralarda oldugum icin kendimi iyi hissettim.


"whose gonna ride your wild horses FatihAkin?"

No comments: