20100112

ambivalent

ambivalent: kararsız, karisik duygular besleyen, İDS
an ambivalent attitude: kararsiz davranis
***
oglumun 2 yas depresyonlari hem uykularimi, hem de beraber gecirdigimiz saatleri etkilemeye baslayinca, hayatim boyunca bildigim seyi yapmaya basladim. okumak.
kendi genc halimi canlandiriyorum kafamda; bir elimde kitap, yanimda mumkunse bir sandvic ya da cerez, saatlerce yatagimin uzerinde, vucudumun kalibini cikaran ben, iste, hemen oracikta. ne okudugumu, ne dusundugumu, ne hissettigimi hatirlamiyorum. bildigim tek sey, genc yasa kadar hayatimin yarisini bu pozisyonda gecirdigim.

gencken, hep merak ederdim, ders calismak zorunda olmamak nasil bir seydir diye. simdi, o kadar az vaktim var ki, ne gencligimi, ne de gelecegimi hayal edemiyorum. okudugum seylere de o vakit oldugu kadar kafami gomemiyorum. hakikaten vaktim yok!. yemek yemem, uyumam, calismam ve eglenmem lazim. ayni zamanda, yemek yedirmem, uyutmam ve eglendirmem de lazim. her neyse. uzatacak, daldan dala atlayacak vakit de yok zaten:)

oglumuzun halleri bizi hem gulduruyor, hem yorgunluktan yerlerde surunduruyor, hem de en zeki halleriyle kafamizi zorluyor. Ornegin;
-annejim, kopuk (halasinin kopegi) ner'den cis yapiyo? (!)
ya da;
- babanin pipisi kocaman, annenin pipisi ner'de? ..
bizi beraber temasta gordugu zamanlardan birinde ise;
- babacim sen uyu, annejim kalk oydan, gel buraya!

ve tum diger gecenin 3'u dertlerin en gucu, ciglik cigliga uyanma halleri..
ben: -neden agliyorsun oglum?
- baba kizdi yeaaaaa huhuhuh
ben: - allah allah! baba uyuyor oglum, nasil kizsin sana?
- benene (banane demek oluyor) kalksin, anne baba uyansin!

tum patirtiya odaya gelen babayi gorur gormez:
-yapmaaaaaa yapmaaaa yaa hu hu hoouuu! baba yapmaeeaaaaa!

babasi: -oglum, baba uyansin kalksin dedin diye geldim, canim oglum n'oldu sana?
- giiieettt! git baba gittt! istemiyom giiiitt!

bu olaylarin rutin sekilde yasanmaya baslamasiyla ben, ayni zamanda terapist olan canim arkadasim g. nin akli temsiliyle cocugunu 24 aya kadar getirmis olan yine ayni ben, nihayet, g.nin mail kapisini 24. ayda caresizce asindirmaya basliyorum. bir yandan da google da "how to deal with oidipus / terrible two" tuslarini eskitiyorum.

sonuc: sadece bir kelime: ambivalent. ve sessizlik.

herhalde 18-20 yasinda falandim. tam universiteli oldugumuz zamanlar iste, bilirsiniz, nereye giderseniz gidin, ne yaparsaniz yapin, bir bulutunuz vardir adeta, size ozel, size ozgu, bakisiniz o bulutun uzerindendir. ucakta hani, inise gectiginde, bulutlarin arasindan hayal meyal done done inerek sehri gorursunuz, aciniz izin verdigi olcude.. o kadardir hayata bakisiniz.. acilan her pencereden nefes almak istersiniz. ne kadar cok acilan pencere oldugunu gorur hayrete dusersiniz. yasama acligiyla, anlayissiz kohne duzen, hep ama hep karsinizdadir.
gencligin puslu gunlerini boyle kendi bulutumla beraber evin icinde, kampusun tasli yollarinda, yatagimin uzerinde, sevgili addettiklerimin golgesinde gecirirken, cokca yaptigim sey ailemle catismakti. ne oldugunu tarifleyemedigim bir duygu, surekli catismaya zorluyordu beni. kendi gencligini belgin doruk-hulya kocyigit paralelinde gecirmis olan annem, beni anlama sapagini bir turlu bulamiyordu. babam ise beni cokca anlayip, hemencecik oracikta yargiliyordu. yuzlerine bakamiyordum. gozlerini bulamiyordum. eve girdigim an bulutum koyu griye donusuyor, evden cikana kadar bogazimin etrafina sariliyordu. annem bir gun -bizi gercekten hic sevmiyor musun banu? demisti. gercekten hic.. sevmiyor muydum.. yaptiklari ve soyledikleriyle gurur, namus, sorumluluk ve yeterlik timsali olan bu yetiskin ikilinin varliklari, dogrusu beni pek ilgilenmiyordu. ama yoklukla, yasakla, endiseleriyle terbiye ettikleri genclik corbamin suyu, eksidikce eksiyordu. yine de sevgi dolu temaslari, karsilik beklemediklerinde benden, inci tanesine donusuyordu.. ozellikle annemin. ama bu mutluluk, hemen arkasindan gelen mutsuzluga kadar surdugunden, hersey bos, hersey kotu, hersey cirkin ve hayat karanlikti.
"ambivalent" . hayatla ve annebabamla iliskim, oldukca, ambivalent idi.

bu kelimeyi taniyorum. bu kelime ruhumu cozuyor. oglumuzun bunalmalarina da bu kelime kilavuz olsun diliyorum. o costukca, o sordukca, o bunaldikca, biz bunalmayalim. biz karismayalim. biz tum gucumuzle sadece var olalim. o, kucuk bulutunu soru ve sorgulariyla buyuturken, biz firtina gibi ani ve guclu esmek yerine, bulutuyla beraber onu gelecege usulca tasiyan meltem olabilelim. tanrilardan gelecek icin, bunu dileyelim.

No comments: