Kendimi bildim bileli insan içine çıkma hep bir mesele olagelmiştir benim için. Annem küçüklüğümü anlatırken "çok usluydun, gıkın çıkmazdı" der. Bense onun durduran öğretmen gözlerini belerte belerte bana yönlendirişini hatırlarım, iç kırıklığıyla beraber biraz.
rastladığım "10 derste falan filan" kitaplarından biriydi sanıyorum; insanlar 2'ye ayırılır diyordu: kendi içine bağlı olanlar ve dışarıya bağlı olanlar". Bu içeriye bağlı olanların özgür ruhlar olduğu, dışarıya bağlı olanların ise Mr. Jr. Bush benzeri insanlar olduğu yazılıydı (çocuk kafamda kalanlar bu kadar) . Öyle etkilenmiştim ki bir resim yapmıştım; (küçük sanatçı hera...) Bir cücenin iç organları dertop olmuş kalbine zincirle bağlanmış, bir de yanında bir cüce var, onun da boynunda bir urgan, kucağındaki taşa bağlı. O cüceler kim bilemedim ama şimdi şimdi nüksediyor bana, seyrettiğim insanların temsili olduğu.
.
Şimdi ise öteki mahalledeyim çokça. Günlük hayat telaşesinden sıyrılıp post olarak gelen dostlar ne denli özenliler hayretler içerisindeyim. kendini ifade etmekten uzak, kendini sadece anlatan kahramanlarım oldular birarada. dostlukları yavan değil, haykırıştan uzak, öylece. seyretme ve varolma güdüsünden önce onların varlıkları saatlerce tutar oldu beni bu makinesel düzen karşısında. Değer vermek konusunda duyularımı kullanmaktan önce okuduğum kelimelere dayanabilir olmak ne güzel. hepsi Anna Karenina kadar gerçek, daha da gerçek hatta. Dokunmadan, işitmeden, görmeden, okuduğum öznel postlar için sahiplerine bin şükran!
7 comments:
İlginç bir his değil mi Hera?
cücelere bittim :)
reklamcı olsaymışsın keşke, soyut imgeleri somutlaştırma ya da belki de tam tersi yeteneğin varmışmış..
Ben de sana teşekkür ederim Hera, güzel yazıların ve yorumların için..
merhabalar merak ettim kapini çaldim.
iyi misin?
tijen
hera?!
nerelerdesiniz? cok uzun oldu bu sefer. merak etmemek elde degil.
paris'lerde olmayasin.. ;)
Post a Comment